MEDYA
Ankahed: Aile Hekimliği, Sürdürülebilir Bir Sağlık Sistemi İçin Elzemdir
28 Aralık 2014
Ankara Aile Hekimleri Derneği (ANKAHED) Başkanı Akif Emre Eker, aile hekimliği uygulamasının, sürdürülebilir bir sağlık sistemi için elzem olduğunu söyledi. Koruyucu sağlık hizmetlerinin hem vatandaşların hem sağlıklı bir sağlık sisteminin gücü, geleceği ve gülen yüzü olduğunu belirten Emre, “Maliyet etkin bir sağlık sunumu, hastalıkların önlenebilmesi, tedavi masraflarının azaltılması ve komplikasyonların önlenmesi noktasında aile hekimliği yani koruyucu sağlık hizmetleri ülkemizin bir gerçeği olmalı ve sağlık sisteminin merkezine artık gelmelidir.” dedi.
ANKAHED Başkanı Akif Emre Eker, 'Aile Hekimliğinin Dünü, Bugünü ve Yarını' ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Doktorlar ve diğer sağlık personeli ile aile hekimliği uygulamasının temel evrensel değerleri ve kuralları çerçevesinde, doğrudan performansa dayalı sözleşmeler imzalandığını ve uygulamaya başlandığını belirten Eker, sözleşme şartlarının belli görev tanımlarının net olmasa da yapıldığını söyledi.
Aile hekiminin, herkesin bildiği gibi sadece kendisine kayıtlı olan bireylerin sağlık durumunu korumakla yükümlü olduğunu ifade eden Eker, “Yani birey tabanlı bir yaklaşım sergilemektedir. Bunun yanında aile hekimlerinin en öncelikli amacı koruyucu hekimliktir. Uygulamaya geçildikten sonra aile hekimlerinin özverili ve sorumluluk içinde yaptığı çalışmalar sayesinde ülke sağlık göstergeleri olumlu yönde değişmiş, anne ve bebek ölüm hızlarında ciddi oranda düşüşler kaydedilmiştir.” diye konuştu.
Türkiye’de aile hekimliği uygulaması ile aşılama konusunun ciddiyetle izlendiğini, her bireyin aile hekimi tarafından yakından takip edildiğini kaydeden Emre, “Aile hekimliği uygulaması öncesinde, 2000 yılında aşılama oranları yüzde 80’ler seviyesinde iken aile hekimliği uygulaması ile aşılama oranları yüzde 98’lere kadar ulaşmıştır. Türkiye, aile hekimliğiyle, aşılama oranlarında yakaladığı başarılarla dünyada örnek ülkelerden biri haline gelmiştir. Daha önce kıyaslanabilir olduğumuz tüm ülke modellerine örnek uygulama olarak sunulmaktadır. Bütün bu koruyucu sağlık hizmetlerinin yanında aile hekimleri kolay ulaşabilir hekimler olarak, halkımıza tedavi edici sağlık hizmetlerini her zaman kaliteli olarak sunmaktadırlar. Hayata dair bu yakın ilişki ve biyopsikososyal yaklaşımlar sayesinde aile hekimliği uygulamasından vatandaşlarımız son derece memnun kalmışlardır. Yani aile hekimleri kişiyi bir bütün olarak ele alarak onu sadece hastalığı ile değil, sosyal ve psikolojik yönden de değerlendirerek, sağlığın evrensel tanımına uygun olarak hareket eder.” şeklinde konuştu.
"ÖNEMLİ OLAN İNSANLARIN HASTA OLMAMALARI İÇİN GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMAK"
Vatandaşın birinci basamaktan memnuniyet oranlarının, sağlıkta bugüne kadar hiç olmamış oranlara tırmandığını vurgulayan Emre, “Artık o kaybolan güven ilişkisi yeniden oluşmaya başlamış, birinci basamağın kullanılabilirliği artmış, neredeyse yarı yarıya ulaşmıştır. Ve birinci basamak çalışanları bunu, diğer basamaklara göre kıyaslandığında yarıdan az hekim sayısı ile başarmışlardır. Birinci basamakta da artık hastaneler kadar hasta bakılmakta aradaki marj giderek kapanmaktadır. Peki tüm bunlar yeterli midir? Değildir elbet. Tasarıdan pilot uygulamaya, Pilot uygulamadan başarıya giden yolda yapılacak daha birçok şey var. Daha yol almamız gereken ülkemizin gerçeği konular mevcut. En başta giderek yaşlanan nüfusumuz göz önüne alındığında, bulaşıcı olmayan hastalıklar ( Diyabet, Hipertansiyon, Koah, Kardiyovasküler Hastalıklar v.s) ve özellikle kanser taramaları noktasında almamız gereken mesafeler var. Tıpkı gelişmiş ülke modellerinde olduğu gibi koruyucu ve önleyici hekimlik çerçevesinde; yaygın kardiyovasküler hastalıklar, diğer kronik hastalık bakımları ve takipleri, bağımlılıklar ve psikolojik ve sosyal destekler noktasında gelişmemiz gerek. İzleme ve takip yöntemleri standartlaştırılmalı, kalite geliştirilmeye önem verilmeli, engin bir veri havuzuna sahip birinci basamak araştırmalarına yoğunlaşılmalıdır.” diye ifade etti.
Gelişmiş ülke uygulamalarına bakıldığında, birinci basamağın kullanılabilirliğinin birçok ülke modelinde yüzde 80’den yukarıda olduğunu ifade eden Emre, şunları söyledi: “Çünkü orada sağlık politikasına yön verenler şunu çok iyi bilirler ki ‘Bir ülkede esas olan, kişiler hasta olduktan sonra onları tedavi edici yatırımlar yapmak veya politikalar geliştirmek çözüm değildir. Önemli olan insanların hasta olmamaları için gerekli tedbirleri almak yani birincil korumayı sağlamak, periyodik sağlık tarama programlarını geliştirmek ve koruyucu hekimlik uygulamalarını sağlık sisteminin merkezine yerleştirmektir.’ Aslında mantık çok kolaydır onlar için. Bir kişinin hastalığı ile ilgili teşhis, tanı ve tedavi dönemindeki ve sonraki iyileştirme dönemindeki maliyetleri ile önlenebilir hastalıklarının erken tespiti için yapılan koruyucu hizmet maliyetlerini karşılaştırdığınızda rakamlar yoruma gerek kalmaksızın yalın olarak ortaya çıkacaktır. Ülke modeli olarak bizim için de hedef bu rakamları ve felsefeyi yakalamak olmalıdır. Sürdürülebilir bir sağlık hizmet sunumu için bu elzemdir. İşte bizim ülke modelinde, gerçekleştirmeyi başaramadığımız şeylerin başında bu felsefeyi uygulayamamak ve dikkate almamak gelmektedir.”
"BU İŞİ BİR AİLE HEKİMİ VE BİR AİLE SAĞLIĞI ELEMANININ TEK BAŞINA YAPABİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR"
Bunun başarılı olabilmesi için de ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarının uygulamayı desteklemelerinin esas olduğunu anlatan Emre, şunları ifade etti: “Mevcut performansa dayalı çalışma sisteminde ise bu mümkün değildir. Tabii etki eden diğer dışsal başka faktörler de bulunmaktadır. İşte içinde bulunduğumuz şartlar gereği kayıtlı kişi sayısının diğer ülkelere göre 2 kat fazla olması ve bu nedenle aile hekimliği uygulamasında en önemli parametrelerden olan sevk zincirinin işletilememesi önemli etkenlerdendir. Ayrıca, son dönemde aile hekimlerinin iş yükü giderek artmıştır. Yapılan çalışmalar, iş analizleri, iş yükü çalışmaları, anketler göstermektedir ki bu işi bir aile hekimi ve bir aile sağlığı elemanının tek başına sürdürebilmesi ve yapabilmesi mümkün değildir. O nedenle bazı alanlarda eksiklikler ve yetersizlikler olabilmektedir. Ayrıca halihazırda uygulama içinde başka performans kriterleri ve yeni görev tanımları da zaman zaman uygulama içine konulmaktadır. Halen de uygulamaya konulmayı bekleyen birçok ölçüt, sistemin artık sürdürülebilir olmasının önünde engel olarak beklemektedir. Tüm bunlar göz önüne alındığında aile hekimliği uygulaması sürdürülebilir bir sağlık sistemi için elzemdir. Maliyet etkin bir sağlık sunumu, hastalıkların önlenebilmesi, tedavi masraflarının azaltılması ve komplikasyonların önlenmesi noktasında aile hekimliği yani koruyucu sağlık hizmetleri ülkemizin bir gerçeği olmalı ve sağlık sistemin merkezine artık gelmelidir. Koruyucu sağlık hizmetleri hem vatandaşlarımız hem de sağlıklı bir sağlık sisteminin gücü, geleceği ve gülen yüzüdür.”
https://www.haberler.com/ankahed-aile-hekimligi-surdurulebilir-bir-saglik-6813854-haberi/